02-08 Ocak Veremle Savaş Eğitimi Haftası
02 Ocak 2023

VEREM HAFTASI 2023

 

Ülkemizde verem hastalığı ile ilgili toplumun bilgilendirilmesi ve bu hastalığa karşı toplumun bütün kesimlerinin dikkatinin çekilmesi amacıyla her yıl Ocak ayının ilk Pazar günü ile başlayan hafta Verem Eğitim ve Propaganda Haftası olarak belirlenmiştir. Bu yıl da 02-08 Ocak 2023 tarihleri arasında “76. Verem Eğitim ve Propaganda Haftası” olarak tüm ülkemizde işlenmektedir.

 

SÜREYYAPAŞA 1951 yılından beri Türkiye’de Verem (Tüberküloz) ile mücadelede çok başarılı işlere imza atmıştır. Türkiye’nin dört bir yanından gelen binlerce Tüberküloz hastasına, yabancı uyruklu, dirençli Tüberküloz hastasına şifa olmuştur.

 

VEREM NEDİR? VEREM NASIL BULAŞIR ?

Verem hastalığı, verem mikrobunun solunum yolu ile alınmasıyla oluşan bulaşıcı  bir hastalıktır. Hastalığın etkeni; Mycobacterium tuberculosis adlı bir basildir. Tüberküloz, dünyada halen büyük bir halk sağlığı sorunudur. En çok akciğerlerde olmak üzere bütün organlarda hastalık yapabilir. Dünya nüfusunun dörtte birinin vücuduna verem basili yerleşmiştir.%90 hastalanmadan vücudunda bekleyebilir. %10 verem hastalığı gelişir

Verem mikrobu hasta kişiden sağlıklı kişiye başlıca hava yoluyla bulaşır .Bulaştırıcı olan hastalar özellikle akciğer ve gırtlak veremi olanlardır. Öksürük, konuşma, şarkı söyleme gibi solunum faaliyetleri ile mikrop içeren damlacıklar havaya saçılır.

VEREM HASTALIĞI HANGİ ORGANLARI TUTAR?

 

  • En sık akciğerleri olmak üzere tüm organları tutabilir
  • Akciğerler (% 60-70)
  • Diğer Organlar (% 30-40): Akciğer zarı, lenf bezleri ,beyin zarı, kemikler, böbrekler, kalp zarı

 

 

DÜNYA’DA VEREM GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR?

TÜRKİYE’DE VEREM HASTALIĞININ GÖRÜLME SIKLIĞI NE DURUMDA?

COVİD-19’UN VEREM HASTALIĞINA ETKİSİ NE OLDU?

ÖLÜMLERİ ARTTIRDI MI?

 

Dünya Sağlık Örgütü, Dünyada 2021 yılında 10,6 milyon verem hastası ortaya çıktığı, yaklaşık 1,6 milyon verem hastasının öldüğünü açıklandı. Dünyada en çok verem hastası ülkeler sırasıyla Hindistan, Endonezya, Çin, Filipinler, Pakistan, Nijerya, Bangladeş, Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Güney Afrika olduğu belirtildi.

Bulaşıcı hastalıklar içinde Covid-19 salgını öncesinde en çok sayıda ölümüne sebep olan hastalık iken şimdi; Covid-19’dan sonra en çok hastalandıran ve öldüren bulaşıcı hastalık olmuştur. Covid-19 salgını temel tüberküloz hizmetlerine erişimi ciddi şekilde etkilemiştir.

 

 

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre; Covid 19 salgınında dünyada verem hastalarının kayda alınması ve tedavi edilmesinde düşüş yaşandı. 2019 yılında kayıtlı 7,1 milyon hasta varken, 2020 yılında kayıtlı hasta sayısı 5,8 milyona düşmüştü. 2021 yılında ise kısmi bir artışla 6,4 milyon hasta kayıtlı olmuştur. Sonuç olarak Dünya’da  4,2 milyon verem hastası kayıtsızdır.

2018-2022 yılları arasında, Küresel 40 milyon Tüberküloz hastası tedavi edilmesi hedeflenmişken, 2018-2021 yılları arası 26.3 milyon (%66) tüberküloz hastası tedavi edilmiştir.

COViD-19 pandemisi, TB tanı ve tedavisine erişim ve TB hastalığının yükü üzerinde yıkıcı bir etkiye devam ediyor. 2019'a kadar olan yıllarda kaydedilen ilerleme yavaşladı, durdu veya tersine döndü ve küresel TB hedefleri yolundan çıktı.
 
2020 ve 2021'de verem teşhisi konan kişi sayısındaki azalmalar, teşhis edilmemiş ve tedavi edilmemiş verem hastalarının sayısının arttığını ve bunun da ilk olarak verem ölümlerinin sayısında artışa yol açtığını gösteriyor. 
 

Covid 19 pandemisinden itibaren ölüm oranları artmaktadır.Tüberküloz, bulaşıcı hastalıktan ölüm nedeni olarak COVID-19'dan sonra ikinci sırada yer almaktadır.2019 yılında 1.4 milyon, 2020 yılında 1.5 milyon, 2021 yılında 1.6 milyon kişi tüberkülozdan öldü. Küresel TB ölüm sayısı 2020'de ve 2021'de artarak 2017 seviyesine geri döndü.

Türkiye’de kayıtlı verem hastası sayısı  2005: 20.535 Tüberküloz hastası görülmekteydi

2018 ve 2019 yıllarında yıllık 11 binden fazla,  2020 ve 2021 yıllarında yaklaşık yıllık 9 bindir. 

Ülkemizde hasta sayısı yıllar içinde giderek düşmektedir.

  • 2005: 20.535 Tüberküloz hastası
  • 2018: 11.786  Tüberküloz hastası (hastaların dörtte biri İstanbul’da)
  • 2019: 11.401 Tüberküloz hastası
  • 2020: 8.925  Tüberküloz hastası

 

Türkiye’de başarılı bir verem savaş kontrol programı yürütülmektedir. Covid 19 salgını Dünya ve Türkiye’deki tüberküloz kontrol programını olumsuz etkilemiştir. Covid-19 salgınının etkisi ile kayıtlı tüberküloz hasta sayısı düşmüştür.

Covid 19 salgınının etkisi ile kayıtlı verem hasta sayılarımız azalmış, verem savaşının temel faaliyetlerinde düşüş görülmüştür. Verem savaş dsipanserlerinin muayene sayıları, röntgen film sayıları, bakteriyoloji çalışmaları, temaslı muayeneleri düşmüştür.

 

ÖZELLİKLE RİSK ALTINDA OLAN GRUP KİMLER?

Toplumun bazı kesimlerinde verem hastalığı daha yüksek oranda görülür. Bu gruplar; cezaevinde ve huzurevinde kalanlar, göçmenler, sağlık çalışanları ve evsizlerdir.

Verem Hastalığının gelişmesi için risk faktörleri?Vereme yatkınlık yaratan hastalıklar: En çok HIV/AİDS hastalığı olmak üzere, şeker hastalığı, kronik böbrek hastalığı, silikoz, kan ve lenf bezi kanserleri, mide ve barsak ameliyatı, doğuştan bağışıklık eksikliği olan bazı hastalıklar. Vereme yatkınlık yaratan tedaviler: Bağışıklığı baskılayıcı tedaviler, uzun süre kortizon kullanımı. Vereme yatkınlık yaratan diğer durumlar: Vücut ağırlığının idealin %10 altında olması, tütün kullanımı,  alkol ya da madde bağımlılığı. Beş yaş altı çocuklar.

 

HASTALIĞIN BELİRTİLERİ NELERDİR?

KİŞİ HANGİ DURUMLARDA ŞÜPHELENİP BİR SAĞLIK KURULUŞUNA BAŞVURMALIDIR?

Verem hastalığında yakınma ve belirtiler iki ayrı grupta incelenir: Tüm vücudu etkileyenler ve tutulan organa ait olanlar.

Tüm vücudu etkileyen yakınma vebelirtiler: Ateş, gece terlemesi, halsizlik, çabuk yorulma, iştahsızlık, kilo kaybı. Akciğer vereminde, solunum belirtileri: Öksürük (özellikle 2 haftadan uzun sürmesi), balgam çıkarma, göğüs ağrısı, nefes darlığı ve bazen kan tükürme.

Akciğer dışı organlardaki verem hastalığında ilgili organa ait belirti ve bulgular görülür. Örneğin; lenf bezi tüberkülozunda, lenf bezi büyümesi ya da akıntı olması; böbrek tüberkülozunda idrarda kan ya da iltihap görülmesi; gırtlak tüberkülozunda ses kısıklığı; kemik ve eklem tüberkülozunda kemik eklem ağrısı, şişlik, akıntı.

Yakınmalar genellikle hafif başlar, yavaş ilerler. Belirtiler yavaş ilerlediği için hastaların doktora gitmesi gecikir. Bu durum hastalığın daha çok yayılmasına ve tutulan organın daha fazla tahrip olmasına neden olur. Tedavi geç başlayınca hastanın bulaştırıcılığı devam eder. Bu nedenle özellikle iki haftadan uzun süren öksürük ve diğer yakınmaları olan kişilerin en kısa zamanda bir sağlık kuruluşuna başvurmaları hem kendisi hem de toplum sağlığı için çok önemlidir.

 

 

VEREM TANI VE TEDAVİSİ NASILDIR?

Tanı:Hastanın yakınmaları ve akciğer filmi bulgularıyla veremden şüphelenilir. Veremin tanısı için en çok incelenen örnek balgamdır. Balgam dışında vücuttan alınan akıntılar ve diğer örneklerde de inceleme yapılabilir. Veremin tanısı, alınan klinik örnekte mikroskopik inceleme yapılarak verem mikrobunun gösterilmesi ile konulur. Aynı örneğin kültürü de yapılır. Akciğer dışı tutulumlarda ilgili organdan klinik, radyoloji, biyopsi gibi tanı konur. Bazı hastalarda hastalıklı organdan yapılan biyopsinin patolojik incelenmesiyle tanı konur.

Tedavi:Verem, yüzde yüz tedavi edilebilen bir hastalıktır. Tedaviyi verem savaş dispanserleri yürütür. Ülkemizde Türkiye’de tüm verem hastalarına (TC vatandaşı, yabancı ülke doğumlu hasta) ilaçlar Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz sağlanır.En az6 ay tedaviyi düzenli kullanmak gerekir.  Hastaların İlaçlarını düzenli içmeyi sağlamak için Doğrudan veya Video gözetimli tedavi yapılır.  Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT): Hastaya her doz ilaç bir görevli sağlık çalışanı tarafından içirtilir. Video Gözetimli Tedavi (VGT): Her doz ilacı hasta içerken internette bir görevli sağlık çalışanı izler.

Verem mikrobuna etkili olması beklenen bir ilacın etki etmemesi “ilaç direnci” olarak tanımlanır. Mikropta oluşan bir genetik değişiklikle olur. İlaç direnci laboratuvar testi ile anlaşılır. İlaca direnç iki yolla gelişir; 1) Tedavinin düzenli olarak alınmaması sonucunda gelişebilir. 2 ) İlaç direnci olan hastadan dirençli mikrobun bulaşması ile ortaya çıkabilir. Dirençli verem hastalarının tedavisinde daha çok ilaç kullanılır. Tedavi daha uzun sürer. İlaç yan etkileri daha fazladır. Türkiye’de dirençli verem hastaların tedavisi 4 hastanede yapılır.

Her verem hastasının mutlaka hastaneye yatırılması gerekmez. Genel durumu bozuk, yaygın hastalığı olan, aşırı kan tükürmesi olan, ek sağlık sorunları olan, ilaç yan etkisi gelişen ve tedaviye uyum sorunları yaşayan hastalar hastaneye yatırılarak tedavi edilebilir.

Hastaların özel beslenmesi gerekmez. Dengeli beslenme önerilir. Ciddi kilo kaybı olanlara destek beslenme gerekir.

Türkiye’de tüberküloz kontrolünde verem savaşı dispanserleri önemli bir rol üstlenmektedir; yaptıkları hizmetler ücretsizdir. Verem savaş dispanserlerinde; tanı, tedavi, kayıt, temaslı muayenesi, koruyucu tedavi, risk gruplarının taranması hizmetlerini yapmaktadırlar.

Sağlık Bakanlığı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ortak karar ile tüberküloz hastalarına 2018 yılından  itibaren nakdi yardım sağlanmaktadır. İhtiyacı olan tüberküloz hastalarına aylık olarak tedavi süresince ve tedavi bitiminden sonra 6 ay daha yapılmaktadır. Bu, dünyada örnek bir uygulama olarak gösterilmiştir.

 

VEREM’DEN KORUNMANIN YOLLARI NELERDİR?

Verem hastalarının erken tanısı ve etkili tedavisi önemlidir. Tedavi başlanan hastaların bulaştırıcılığı hızla azalmaktadır. Erken teşhis ve tedavi hastanın iyileşmesini sağladığı gibi toplumda bulaşmayı da önler.

Tüberküloz temaslıları, risk grupları verem savaş dispanserlerinde taranır. Gerekli olanlara koruyucu ilaç tedavisi verilir. Verem aşısı (BCG) 2 aylık bebeklere yapılır. Verem aşısı, çocuklarda verem hastalığın ağır formlarının gelişmesine engel olur.

Verem hastalarının bulaştırıcı olduğu dönemde cerrahi maske kullanması gereklidir. Verem hastasının güneş alan bir odada bulunmasına özen gösterilmeli ve oda sık sık havalandırılmalıdır.  Toplumda öksüren her kişinin öksürürken ve hapşırırken mutlaka mendille ağzını ve burnunu kapatması gereklidir.